rahman yıldız

2050'de 60 yaşına
girecek olan rahman

İki bölümden oluşan bu şiir, 2013 yılında “de omnibus dubitandum est” (Kierkegaard) adıyla yazılmış olup, ilk hali parça parça dergilerde yayınlanmıştır. Şiir, gözden geçirilmiş haliyle ilk defa Petroleus Şiir Dergisinde yayınlanmaktadır. 

 

I.

doğmadım bir çatık kaştan arıtıldım.

şüpheye yaklaşıyorum
saçlarımı örüyor sinsi bir sarı.
bir oğul değil biliyorum hayata ilk komplosuyum annemin
ağzımı hasta rahimlerle çalkaladım öyle geldim
öyle, bir kent görgüsüne suları ellerimle içirterek
geldim üstümde dünyanın bütün kırık epigrafları
ve geniş balkonlar..
azıcık ıslansam çok korkuyor kadınlar çiçek açacağım
çiçek yani erguvanlar tüylerimin bittiği yerlerde
dişi bir motifin bende çağrıştırdığı vahşetle
baygınım.. akşamı kadehlere dolduruyorlardı acıyı akşama
ben de ordaydım [uzun bir sedye olarak orada]
ağzımdan gırtlağıma sarkan parmağını akşamın
onun o hiç güzelliğini parçalıyordum.

çünkü iyi biliyordum
herkes için akşam aynı rengin yasıdır
dar masalar boyunca genleşip
birer samimiyet olmaya saç uzatan adamlar
artık bitkisel bir çözümle çoğalıyor.
karanlık çöktüğünde av başlıyor
ve çoğalıyor sakalıma sıçrayan karanlık
evet diyorum lekeyle ovduğum sesimi yükselterek, evet
karanlık için yeni bir akşamı beklemek düpedüz aptallık
kaçalım kalmakla yaşanır kılındığımız bu cinayetten
kaçalım faullerimiz arasından bak nasıl damlıyor şakak
nasıl iştahla yaşıyoruz her ölüyü
acıyı alnımızda katlanılabilir kılan mührü, kolay olmadı
sildik içimiz terledikçe tiner kokan dışımızdan
ne pustuğumuz lazer ardları
ne kuşandığımız gard
hiçbir şey kalmadı geriye hiç
bir ihanetin olağanlığından başka hiçbir şey
kalmadı beni üniteler dolusu kan olarak çağrıştıran hiçlik bile
yüzümde bir hayvandan arınmış olmanın tıraşı
canım: eşya duchampladı
artık senin de, her şey gibi, gecelerce
genleşen gövden müziğe evriliyor olmalı
çocukluğun bangladeş pencerelerinden, bak bak bak
dünyayı sana enişte yapan acıyı, sor sor sor
yeni bir ringe ve
yeni bir ringe
eldivenlerini takmadan çıkıyorsun
ececi bir anlatımla ”atından inmeden sevişmeyi öğrenmiş gibisin”
kaybetmenin sarışın bir Sürmene olduğunu biliyorsun
ve derideşen kurtçukların
patlayan flaşların, ultraviyole ışınların altında
garip bir hayvan taklidi alnın
seni bağışlamak için
saç uzatacağım.

seni
Altxerri mağarasında
39bin yıllık bulguların çapağından koparıp
sanat müzelerine satan halkı si keyboard alarm.
vardığım anlamı yüklediğim cümle örselendi.
acının acı da olsa bir tat olduğunu
kuantumdan evvel öğrenenlerin damağına yerleştim.
orda, köyün ve yankının dokusunda, yıllarca
bir kemik daha azaltılsaydım
ve bir kemik daha
çivinin çakılacağı avuç, çekicin çakacağı abla
üçüncü tür türk kürklerce yanılgısansın
çünkü ihmale saha gerek
bileğe jilet
seni kutsal bir golf sopası kılan çünkülük
bana göğün terleyen bilincini sundu
yani bu egzama, bu erkek ölüleri basarak iyileştirdiğim yara
kırsal bir çağ iniltisiyle kabuyacaksa
kabuk yarılsın
yarıktan dişil irinler akıtsın ecza
ulandım şehre inecekmiş sevdiğim hayvan
o da ulansın, belki rock tüylerinden hırkalar ördürür
bu sene kış kreasyonu boktan.

boktan ve yaveliyor siyah şort.
“varım diyemediğim yerde düşünüyorum”
gevşiriyorum İlk İnsanı bir devenin ağzından
keşke rastlaşabilecek kadar tanışmıyor olsaydık diyorum
çünkü birbilen yok niçin küs dünyaya halam.
birbilen menenjit tarlalarınca örüldüğünü
o bitki organlarından sızan ubeydin.
onun alnını terleten büyük koşu
kalbini çökerten asit
anneciğim
son birkaç Türkiyedir tıbbi atığız
ve her gidiyor için dayatılan diksiyon gerekliliği
ırk ayrımı gözetmeksizin bizi çok
biz eşoftmanlıları çok
ama çok flaneur
söyle bir zippo çakışı, kıllı bir erkekliği, neremde büyütür?

neremdir hiç bilmiyorsun
bitakım kadastrocular için çok ürkünç.
dişlerimi org kılan sinir krizi… kafamda makaslar uzuyor.
kafamı acayip bir fakattır elleyebil
diye nöroloji sikerttim..
çünkü temas ciddi hasarlar gerektirir.
ciddi tükürük nehirleri, pisuvar susamışlığı ciddi
» tüm gerekli sexshop ürünleri
[beni ithal bir etle şaplat pıçağa.. beni suların saygısının yittiği köklerde ara..
bu, çişimi tü bismilla demeden ettiğimden kere otlara, anneleşiyor demektir köy.
ve o ısrarla üreyen kadavra. bu etütten sağ çıkmazsam, sol]
şol tribim ne ol bilmiyorum hiç
tabiat eşyadan sıyrılıp ışıyacak elbet beklerim
bu yüzden Olley elton john gözlüklerim.
Olley dağa baktıkça yağmaladur diyesim ses
dinmiyor yağmaladur çarpı fi
babamız sevilmemiştir.