devrim horlu

allahın bir organı

gam yiyerek karın doyurmaktan bıktım
yakınlaşıp tanımaya çalışmakla allahı
kendimi yanıltmaktan, karılmasından
o kartların düşmanlarımın masasında
yanılmasından beni tanıdığını sananların

kendini anlatma çabasıdır diye
dünyaya küsmeyeceğim
herkesin ağzıyla, hepsinin elleriyle
küfredip vurmayacağım omuzlarıma
bu kaba saba çoklukla çatımı kurmadan
temeline kazma bile vurmadan
bir yaş daha almayacağım, çünkü bıktım

sırtımda evimi kurmak için
sabırla taşıdığım taşlar üzerime devrildi
talim ede ede ezberimi bozdum
her şeyin fazlasıyla kurdum kendi tuzağımı
katkılarından dolayı
teşekkür edebileceğim kimsem yok
bu yani tam olarak böyle bir yalnızlık
ama bıktım

allahın bir organıymışım gibi
eliyle yoklayarak beni sürekli çok işlevsiz
çok ağrıyıp sürekli zonklayan beni
sevdiklerimi rahatından ederek
bin yaşına giren biri yapmaya hevesli
herkesi atmak istiyorum sırtımdan

ya bir semer diyeceğim yoksa bu gidişle dünyaya
ya da bu kambura alışıp günaha gireceğim
bunu bilmek istemiyorum, bunla yoğrulup
suyumu bundan almak, buna borçlu kalmak
istemiyorum, bıraksınlar beni, ipimi çözsünler
yüküyle gönenmesin
içimde dans edip tepinen iblisler, bıktım

patilerini toprağa saplaya saplaya
istikbaline koşuyor içimdeki hayvan
kanı bilmenin güveniyle raks ediyor
hırıltılarını kendine taç yapıp dişlerini gösteriyor
korkuyorum beni yenecek tüm canlılardan

üzerimden geçerek kimi dişliyor peki o hayvan
sormadım, kanla saçlarımı sıvadım onun yerine
kendimi sıyırmayı denedim kalbimden
ölünecek sebep için girmediğim günah
ümüğüme çökülmedik tanrı bırakmadım

ölümü tüm kurşunlarımı evde bırakarak
soyunup soğuyarak hazırladım kendime
o gün anladım ne çok kurşunum olduğunu
beni koru diyerek arkamı döndüklerimin kurşunu
zehrini emip yuttuklarımın
kalıbımı bastıklarımın kurşunu
bir tabağımın da öteki sahibi saydıklarımın
ama bıktım

ben yine de kamburumun insanıyım
daha fazlası olamıyorum bundan
kendi tuzağıma âşık olsam da
bıktım gam yiyerek karın doyurmaktan