betül aydın

geç bunları zaman bilahare buharı

neresinden varılırsa orasından kaçar yetişilen
uçağı pistten kandıra sözün
vefa çelinmiş burada
buraya heveslenmeyin
sizi neden katayım ki
isterim çıkarken terliklerinizi
çöpe berelerinizi
havaya atın
tahtın altına saklanıp kral seslendirmeler yapın.

bunlar herkesi üzmek üzre
görüşmek üzre ama
çarpılmak yasaklandı kapı geçişlerinde
ve işlenmemiş bir yatakta sadece benim kokum
çarpanlarına ayrıldım elemim baki olsun
gözlerim dolls.

karadağ
orada başka biri yok
şeylere mikroskopla bakılmasına mani yok
oda bulamadım, Zeynep Tuğçe
gel benlik ıskartalık bir mabede
şimdi yağmur bastırdı gidiyoruz
ama bilesin seni çok

birini daha kaldırmadım dağ kaldırdım şiirimde
örümcek tekrar edecek değil
buna bir yavru venom kefil
sen de lrndinu becer söyle sonra
istersen hiç öpüşmeden sunich

yırtmacından içeri girdiğimde seviyorum şarkı
ben senin geçmişini
yaşıyorum galiba
afedersin biraz geç geliyorum
balıklama daldığım rüyada suyu çekilmiş denizde boğulum
boğulmak mümkün değildi hani tüm teçhizatlıydık
kabil’e âşık olana saygı duymayan
elbette hatırlanacağı yerde unutulacak.

has sirk ha allahım beni buradan alır mısın
üç el ateş ettim poligonda silahsızım
rahatım kaçıyor diye kaynağımı lehimledim
tutulmaz zincirli ellerim kelimeyle kilitledim.

beni nereden vuracaklarını iyi biliyorlar herhalde ki
bana tuğ takıp Lâl bahçelerinde fink attırıyorlar
karayılan deri değişince birinciliği tutturup süt dolu mememe
belime bir ip bağlayıp hadi biraz dolaş
istemiyorum
dolaşım.

ayakkabılar altı mürekkep gözlerim yaklaşık zeytin ağaçlar
öyle bi vur ki sırtımdaki mızrağı çıkart
ibre bin beş yüz atar
olmuyorsa kalsın
salıncağa bindim ağzımda gem Allahım beni buradan alır mısın