yılmaz ekinci

gül ve küldür hayat

Meşguliyet sokağından geçtim kelimeler buz

Ölümden ve aşktan aldım şifamı
Her şey sabrın kışlasında közlenen bir buhur

Hangi mahalden geçtimse
İçimde susmayan bir sesle uyandım

Sözlerimin sırrı çözüldü
Kendimin celladıyım artık

Ayaklarım şimdi kar ve buz…

Hangi coğrafyadan geçtimse
Ensemde bir kurdun yalnızlığı
Ve bekleme istasyonlarında unutulmuş bir emanetti sol yanım

Suskun ve yalnız…

Konuşsam dalgalar hıçkırır

Sussam yakın ve uzak birbirine karışır

Soğuk bir rüzgârdır şimdi dudakların
Tipi ve kar…

Saçaklardan sarkan buzdan bir sarkıttır ellerin

Gül ve kan…

Artık gelme!

Bulutlara sinmiş bir tohumdur yaşam.

Doğdum ve gördüm

Gül ve külden ibaretti hayat

Gelişi ve gidişi olan bir handa

Ne sen ne de ben ve her şey
kün ve kül dairesinde akar
Olan biten ne varsa…

Şimdi bir yanımız cennet bir yanımız cehennem

Ayrıcalıksız tek bir kimliğiz
ikimiz

Ne övün ne de yerin

Toprak ve suda filizlendi
hikayemiz…