ilker şaguj
kırık bir aşk hikayesi (+1)
Arayıp yıllarca sormadın ama tutup aylar önceki geçen gün videomu beğendin ya yanlışlıkla gitti elin de geri çekmedin ya girip baktın ben nasıl baktıysam birkaç defa profiline ne yapmamı bekledin, sessizlikten süren yıllar sonraki kuru kuruya like’a ancak yazmicaktım belki bu şiiri hiç de görmesem seni gece gece yinelerin menbaı puslu rüyamda elinde aramız denen yerin adresi şimdi nanay, orada ısırganlar, siğiller bitmiş olsa da, alakasız bir yolda serilmiş önümdeki takılara doğru yürürken fark edince seni arkamda kaçmadım oyaladım tabii sahibini, takıları çantana rahatça tıkıştır diye senle aramızda ekmek tuz, suç ortaklığımız vardı bilemedim sonrasında peşime yazılacağını, beni izlediğini görmemiş gibi yapıp o her kâbusuma konum boktan çocukluk evinin bahçesinin önünden geçtiğinde dümenden bahçe kapısında oyalandım, sen yanıma gel diye -belki yine içten içe sana koşmak- tam gelecektim ki yanına kâbus başladı uyandım. Niçin beğendin o videomu bilmiyorum tamam komik ama bunca yıldan sonra ne yapmamı bekledin? Neyi merak ediyorsun ne yaptığımı mı, kaçınca uykum bu kez yoktan yere yazacağım bir şiirde neler anlatacağımı mı? Duyanlara duymayanlara kırık bi aşkikâyesinde nasıl başrol oynadığımı…
Muhabbetimiz mâziye dayanır, kavuştuğumuzsa iki bin on beşti
Bana geldiğinde işittim kahkahasını sanki ilk kez dünya yüzüme güldü
Bu kafiyelerden de bıktım ama gelen göt değilse açıktır kapım
Tamam demiştim bundan sonra paso yanındır yanım
Telefonla başladı bir akşam kesilen muhabbetimiz yine sardı
Nasıl kesilmesindi o zamanlar boktan bir sevgilin vardı
O konuşmadan sonra ummazdım senle daha da yakınlaştık
Siktir edip o puştu toplaman tası tarağı yanıma gelmen için anlaştık
Önce bir süre görüştük uzaktan aramızda tabelalar, şehirler
Aşk navigasyon cihazı gibidir yanlış da olsa rotayı hemen belirler
Ben Antalya, sen Ankara uğradık birbirimize vakit buldukça
İş bulamadın gelmek içinse de yolunu buldun nihayet arayıp durdukça
Seni aldım Aşti’den o gün, henüz bana taşınmamıştın
Rutubetli evime varır varmaz çekyata uzanmıştık
Nasıl heyecanlıydım nasıl beklenmedik bir şeydi bu benim için
Acemi bir âşık gibi boşalmıştım ilkin taşırım o utancı hâlâ için için
Aklımda, ben şaşkın bakarken istediğimiz bu değil miydi demiştin
Doğru, yıllar önce yalnız kalmış bir evde bin takla atsak da yanaşamamıştık birbirimize
Ama kavuşur kavuşmaz da beklemiyordum böyle bir güzellikle işi pişirmeyi ben de
Çizdirdimse de karizmayı daha ilk günden çekip gitmemiştin
Taşındın yanıma sonra ilk fotoğrafımızı gönderdiğimde arkadaşıma
Adamın yüzü gülüyor demişti attığı mesajda manitasına
Harbiden gülerdi yüzüm sen yanımdayken ant içmiş gibi kahkahasına
Sen gittiğinde bir o kadar ağladım sanki kaybetmiştim iddia tepsi tepsi baklavasına
Oraya gelmedik daha biz senle gördüğüm en iyi suç ortağıydık
Yeter ki isteyelim girdiğimiz her dükkânı acımadan patlatırdık
Bu şiir suç itirafı oluyorsa olsun deriz zaman aşımı
Mafya gibi anlatacağım ben de, öldüğümde cemaate ikram edin naaşımı
Kızılay’da girdiğimiz dükkândan o elbiseleri çantana tıkıp
Çıktığında kabinden nasıl fırlamıştık durana kadar koşmaktan bıkıp
Yaptığımız en heyecanlı şeydi bir kitapçıdan da öyle kaçmıştık
O nasıl arsızlıktı duruma uyanınca hemen arkamızdan fırlamıştı
Bir kere de girmiştik dükkâna Konur’da gözü karartıp
Çıkmıştık sonra sürüyle kitabı apartıp
Geçince yanından en nadir çiçeği soldurup sarartıp
Döner giderdik hep evimize aşkımızı abartıp
Abartılmayacak gibi değildi bunu hep söylerdik
Günlüğümde hâlâ durur o not: Birbirimizi zaten hiç az özlemedik
Sana koştuğumu bilirim kaç defa senin de bana koştuğunu
Severdik ikimiz de ilişkimizin o ayartan şehvetli loşluğunu
Dinlemesem de artık bir şarkımızın olduğu tek kadındın
Senle öğreniyordum cinselliği ormanıyla bütünleşen o kaplandım
Olmadı kimse öyle seviştiğim haykırışın kulaklarımdaydı
Biter bitmez o fasıl girdiğim devir sanki tarihte en uzun duraklamaydı
Soyunurdun saklasan bile memelerini üzümdün de geldiğin yer Tamzara’ydı
Bacakların omzumdayken yüzün aklıma böylesine kazınmış tek simaydı
Geç oldu belki yıllar önce dökmeliydim içimi ama duygularım sarpa sarmalanmışlardı
O yapayalnız gecelerde yangını körükleyen içimdeki ah ü zardı
Kimse canım demedi bana öyle senin gibi üzerime atlayan cinsten
Demiştim o nasıl canım demek lan sanki üstüme atlıyorsun
Telefonda vermiştin cevabı aynı cilveyle e üstüne atlıyorum
Sevenlerin müsaadesiyle bunu şimdi kayıtlara geçiyorum çekildiğim pistten
Kazan sokaktaki kömürlük yanı o korkunç evde sekiz ay kaldık
Zor günleri ayaklarımız birbirine değince hoş görerek geçirdik
Öncelikle tüm dünyaya selamlar sanki diyarından kestane baldık
Sıkılırsak ya dart oynar ya da evde oturur bişeyler içerdik
Neler konuşmadık ki çekyatta içimizi şerbetmişçesine dökerdik
Bir kızı kestirmiştin gözüne sınıfta onu birlikte döllerdik
Girdikçe rüyalarına fütursuzca anlatırdın şehvetle arzunu
Bu kadar taktıysan yanaş bir kadına dedim ne sandın beni barzo mu
Sonra bir akşam kayboldun ortalıktan olan biteni üstelemedim
Yalnızca farklı şehirlerdeydik, henüz ayrılmamıştık durun
Vakti gelince anlattın geceyi kimle geçirdiğini biliyordun örselenmedim
Ayrılık ertesi bir gece içip içip aradın beni suçladın durdun
Arzundan, takıntından değil benden bildin yaptığını
Saydırdın yokmuş gibi yatmak bir kadınla aklına soktuğumu
Belki bocalıyordun belki tartışmalarımızdan yorgundun bilmiyorum
Düşünüyordum sadece artık yolumuzdan saptığını
Hayatımda kırmadı onca sevmişken biri senin kadar pata küte,
Darmaduman olsam da sabrettim sanki etimi koparırdı Peker kütle kütle
Ben de seni kırmışımdır, üzgünüm, bedeliniyse fazlasıyla ödettin
Doldu aşkının miadı yapamadım hiçbir şey tak diye çekip gittin
Suçsuzdum diyemem üstüne gittiğim zamanlar olurdu
Sen de biliyorsun ki benim de gözlerim çok doldu
Bomboş eve döndüğüm gün telefonda ne kadar zırlamıştım
Dışarı vursam da tutamamış gözyaşlarımı dönüp uyumuştum
Olan oldu allak bullaktı her şey ne olduğunuysa anlayamadım
Bir sekiz ay daha kaldım o evde tek başına yokluğunu kavrayamadım
Boş odada seni, mâzide kalan günleri arayıp dururdum
Sessizliğe vuran ışığı kapının ardından kesip durdum
Kös kös oturur düşünürdüm sanki koca âlemde bir başına
Gün olur saç teline gün olur rastlardım senin gibi minyon el yazına
Boş gözlerle geçti o yılım acı çektim attığım her adımda
Noè görseydi hâllerimi oynatırdı Love’ın ikinci partında
Uyku tutmaz geceleri sokakları derbeder it gibi dolaşırdım
Bakardım etrafa sanki herkes yan yana herkes bense boşlanırdım
Şimdi söktükleri 96’lar Köprüsü’nde izlerdim çarka çıkan travestileri
İkisini seyretmiştim biri alsınlar diye arabaya gösteriyordu best’lerini
Kalçanı ısırıp seni uğurladığım o sabahlar da aklımda
Kimseyi unutmadığım için kalacaksın hep en saklımda
Bazen buluşuruz adını fısıldadığım olur hâlâ klozetin başında
Zamanla sade duygu, düşünceler kalıyor yaşanan hep genç yaşında
İşte böyle karman çorman neler duyup gördümse zihnimde
Lafı uzatmayayım fazla madem düş bitti sancı geçti derken
Nasılsa yine buluşuruz rüyalarda kaçak yaşadığım inimde
Gerçi suyu da fazla bulandırmasan iyi olur hazır yatmışken erken
Döküntü içime veriyorum son, bu sana reelde ettiğim son veda
Olmadı bir daha öyle ilişkim, belki olmaz da, varamadım hiç aynı tada
Zordan zor günler geride kaldı şimdi daha zor ama deniyorum basmayı gaza
Kim bilir nerede şimdi sabahları delicesine arkandan iliştiğim o baza