levent karataş
kuleler kalbimde uyurdu
c.s. için…
hapisten çıkmıştım
Sertaç “Aleykümselam” esprisi patlatmıştı hayalet sinemada
yanıp sönen ampul ışığı gibi bir var bir yokmuş hatırlıyorum
soluğu sende alıyordum
sende soluk alıyordum
niçin evinde olduğumdan habersiz
ta ki sen ikinci gece plakta “ Değiştin, sen hâlâ görmüyorsun” şarkısını çalıncaya dek
hapisten çıkmıştım
sakallarımı kesmiyordum
bir suçlu gibi kentte dolaştırılıyordum
içki içiyor, acılarımı dindirmeye çalışıyordum
soluğu sende almıştım
sen de bende almıştın
o zaman bastonsuz yürüme ihtimallerim vardı
belki işler iyi gider evlenebilirdik
her şey babanın verdiği kati kararla sona erdi
seninle etnik nedenlerle ayrıldık
ben Kürt partisine oy vermek istiyordum
sen Cumhuriyetçi kurucu güce
ikimiz de oy vermenin boş bir iş olduğunu biliyorduk
seninle etnik herhangi bir nedenle ayrılmadık
seninle ayrıldık çünkü böylesi istendi ikimizden
şimdi sana Orkidem diyebilirim
Orkidem demek içime iyi geliyor
ayrıldık çünkü dünyanın bütün yönetim kuleleri aşkımıza karşıydı
kuleler kalbimde uyurdu
Rosenberglerin filmini seyretmemizi önerdiğinde, derhal kabul etmiştim
ağlamıştık politik nedenlerle
sonra Train de vie’ye bindik
salonunuzda izlemiştik o müzikal filmi, hatırlarsan
Hayat Treni’nde belki acılarımızdan kurtulabilirdik iki Yahudi olarak
ağladık ağladık ağladık sarıldık
seninle etnik nedenler yüzünden ayrılmadık
sevişirdik, dünyalarımız birdi
tek vücut olmak istiyordun tek vücut oluyorduk
iki vücut olmak istiyordun iki vücut oluyorduk
klavyenin başına geçip tıkı tıkı yapardın
ben aptal gibi verdiğin siber komutları uyguluyordum
şimdi bütün bunları söylemek kolay
ikimiz de karıncaları incitmeyecek çocuklara oy vermek istiyorduk
gökkuşağına, yeryüzüne, âşıkları sakınan Tanrı’ya
doğaya kurgusuz karışmak istiyorduk
uçurtmalar uçurup tepedeki çimenlikte yalınayak dolaşarak
ağaçların arasında biralar çektik
ve şık fotoğraflar
Anadolu Hisar’ında PTT’nin önünde fotoğraflamıştın boydan beni
ben de senin Paşalimanın’daki restoranda portrelerini
ikimiz dünyalılardan renkli olduğumuz için ayrıldık
ayrıldık diyorum k yanlış, ayrıldın
kulelerin evimizi kuşattığı gün ikindisi mutfakta oturduk
Ayazağa’nın gri ufkuna bakan kış gününde kuşlar vardı göğün doruklarında
“Bunlar ne” dedim neşeyle, “Uçurtma bayramı mı var?”
“Kırlangıçlar” dedin, bilgiççe
“Lan ne cesur kuşlar,” dedim içimden
-Sesli mi düşünmüştüm-
“Bu kuşatmada özgürlüklerini ilan etmişler”
seninle etnik nedenler yüzünden ayrıldık
kırlangıçları sevdiğimiz hükmünden
ikimiz de o kümedeydik
göğün doruklarında yörüngelerle dans eden kırlangıçlar kümesinde
biz, sanıyorum, babana kızmıştık
baban da hep bana kızıyordu toparlanmam için
sonra işler karıştı
sana bir kez daha aşk mektubu yazmayacağıma söz vermiştim kendimce
Tim Burton filmi izleyince seni düşünmeyeceğim
Gazi’nin resmini gördüğümde, seni düşünüp, ağlamayacağıma
politik nedenlerle ayrılmadığımızı nihayet itiraf ettik
başımıza geleceklerden sen sorumlusun cicoz.
Levent Karataş, Kasım 2023
Acıbadem.