musa günerigök
libri e musica
Ve kimse yok kardeşim Ungaretti
ve bütün taş atma şekillerini (kafamdaki)
zeytin güzelliğindeki o günlerin içinden çekip çıkardım
kimse yok ve bu benim yüzümdü diyor kadının biri, annem tanır
o cânım dağ köyleri de.
—Reçetesiz ilâçsız ve aşksız
nasıl da birkaç gün ağrı saplanmış şekilde
evin her odasını tek tek gezerek ve taş atma şekillerini
—yeni mahlukların dilini öğrenmek için—
zeytin güzelliğindeki günlerin içinden
çekip çıkardım.
Onlar insana dair insanlardır. Sözü rendeye tutarken
etini sıyırmışlar kemiğinden
ağızları yenidünyadır. Bıçağa yuva ve kocaman ve kirli sakal
olmayacak bir aşığı taklit ederler —bu kadarını
öğrenmişlerdir. onlar insana dair insanlardır— Renkliliğin kara ormanıdırlar
etlerine bakınca görebilirsin, ölülerin yumuşak ruhunu
bir tuval olarak kullandıklarını —Ama sen Kınalıada İskelesi’nden
kalkan vapur şiddetiyle baktığın için
kanın tek başına bir sanattır, severim—
Gece ki ne gecedir, ne iz var ne azık. Raylarda can çekişen
hayvanın acısı ve ipince bir yaz yağmuru
öyle akıp gitmiş kanın, kursağın
ve taş atma şe— Sandalyenin duruşunu değiştiriyorum
dünyadaki şeklimi değiştiriyorum ve geçmişi geleceğe
ve geleceğin kutsal olduğuna inanmıyorum. Sana bunu
rüyanı kazıyarak etinden öğretmişlerdir.
—Bir çam ormanına bile daldırsalar unutamam o geceyi.
ve o taş atma şekillerini (kafamdaki)
bitkilerin dilinden anlamam, varsa toprağın bir sırrı
kesik damarımdan akmadıkça ne olmuş
—İstanbul’u sis basmış ve onlar. —kafamda taş
taş atma şekilleri.
—Kardeşim Ungaretti.