Liman Mehmetcihat

liman haz havuzu monica papi şiir

tanpınar, şiir kitabı yoktur derdi. kitap yokmuş, içindeki şiirler varmış. bense bilakis lyotardca bir bakışla içindekilerden öte kitabın bir şiir olması idealini taşımışımdır her zaman. monica papi’nin eseri haz havuzu (orlando, 2023) bu ideale yaklaşan ender kitaplardan biri: şiir bir kitap. burada kitaptaki şiirlerin konseptüel bir bütünlük oluşturmasından bahsetmiyorum, o ayrı bir konu. kitabı şiir yapan benim poetry of things dediğim mefhum. octavio paz ve başkaları henüz şiire dönüşmemiş şiirsel durumlardan bahsetmiştir. bu çok değerli fakat şiiri en nihayetinde bir özne-nesne ilişkisine bağlaması itibariyle eksik. yazılan ya da yaratılan şiir, bir tekno-bilgi ürünüdür. oysa poetry of things tam bir docta ignorantia’dır ve benim “şiiri yaratma, yavaşça ara” (ahmet güntan) prensibinden anladığımdır. tekno-bilgi: yaratı, muhayyile, izlenim, nesnesine eğilme, malzeme (şiir kelimelerle yazılır), dil işçiliği, konstrükt, self-referans, şiirin doğruları, indirgenemezlik, tercüme edilemezlik, nesre çevrilemezlik. bunlardan yola çıkılarak en fazla “iyi şiir” ya da “mükemmel şiir” yazılabilir. ve iyi şiir, bütün o teknik ve inşai süreçleriyle olsa olsa bir “total enstitü”dür. ve bu totalite şiirden başka her şey demektir. iyi şiir, poetry of things’in yanında bir hiçtir.

bir süredir “şiir üzerine düşünme” üzerine düşünüyorum. şiir üzerine düşünmenin ve yazmanın son tahlilde bir tür entelektüelize etme savunma mekanizması olduğunu anladım. buna sevk eden tatminsizliğin kaynağının da şiir eksikliği olduğuna karar verdim. analiz bizi en küçük anlamlı birimlere götürür. oysa en büyük anlamlı 1’e ulaşmak daha anlamlıdır. o da, şeylerde bir cevher olarak bilinmeyi bekleyen şiirin kemal-i evvelidir. tekamülden, progresten bağımsız bir kemal-i evvel. monica’nın şiirlerinde bunu görüyorum. özcü, mistik bir bakış değil bu, yanlış anlaşılmasın. yasak meyve aslında şiirdi filan demiyorum. poetry of things’in şeyleri sonsuz şiiri ise nadirdir. ama her yerde, her durumda potansiyeldir. siyah su kaynatan tekinsiz vadide, tekerlek tarlalarında, bir çakıyla kesilen yolda, yolun kesilmesinde…

w. iser, mimesiste “bile” yanılsamanın izlerini aramıştı. oysa ben yanılsamada, izlenimde, imgelemde ve müdahalede mimesisi arıyorum.
haz havuzu’nda gördüğüm demateryalize persona, dışsallaşmış duyarlık ve hatta duyu dışı idrak beni etkiledi. buna yeni-mimesis diyorum. tabiatın bir tür şiirsel otoskopiyle kendisini izlemesi. ve canetti hayvanlarının şiirlerde gezinmesi, dikkatli bakınca içindeki alaycı insan görünen. kültürel fenomenlerle kendi tabiatı arasında bir tipto-logos iletişimi ve asimetrik sebep sonuç ilişkileri kuruyor şiirle papi. abes ve hikmetten yoğurduğu “karma”yı, şiirin doğruları üzerinde yarattığı moral paniği sevdim.

bu şiirlerde kitab, kutb, kayb ve özellikle de kalb gördüm. ve b harfine bak dedim, nasıl da soylu duruyor sonunda kelimenin…