umut yalım

Milkshake Sözcüğünün Türk Şiirine Giriş Öyküsünün Şiirinin Şiiri

İlkin

Ben bir milkshake değilim. Milkshake’in sözcüğüyüm çünkü her şey bir sözcüktür.

Örneğin

Masa diye bir şey yoktur. Masa sözcüğü de yoktur. Masa’nın sözcüğü vardır.

Silin

Bu son dediğimi. Bu kavrama gelmeye daha 15 yıl var: delete – delete – delete.

 

Şiire başlarsak yeniden::

 

Ben bir milkshake sözcüğüyüm. Türk şiirine girmem Umut Yalım’la oldu. Çok tercihim değil bu ancak oldu.

 

Neden?

 

Bilmem. Umut Yalım’ın şiirini genel olarak beğenmem. Beni ilk O kullandı. Allah razı olsun ancak 

genelde şiirleri leş. Neyse… bu başka bir konu. 

Umut Yalım beni ilk nerede kullandı anımsamıyorum çünkü o sıralar (1950’ler) Tupelo’da ergen sarışın bir kızın elinde terliyordum. Yazdı. Saat akşam 8’i 54 geçiyordu. Sevgilisiyle Elvis dinliyordu kız: since my baby left me

O ân kız ayrıldı heriften. Ben olsam ben de ayrılırdım. Elvis’i dinlemeli insan. Zaten insansoyu dinleseydi Elvis’i

Bu duruma gelmezdi evren.

İşte. Tam da bu ânda. Kızın elinden alıp, Ekim Gezegeni şiirine koydu beni. Yıl 1956.

 

Nasıldı o şiir? Anımsayalım mi?

 

Anımsayalım::

 

 

Eylül çoktan bitti

Haziran zaten bitik

Ağustostaki o yaşamadığım

Günü arıyorum

Ağlıyorum

Gözlerim: bebek poposu gibi ıslak

 

Eylül çoktan bitti

Ekim bir gezegen gibi uzak

Alışamadım hâlâ ekime

Ekmeğime konan bir sinek

Gibi ya da 

Yüzümü yüzen bir ıstırap

 

 

Sevilmek büyük sorumluluk 

Hele ki sevmeyince

Ne yapacağnı bilemez insan

Yakadaki ruj izi gibi

Anlatamazsın derdini

Suçlu muamelesi görür

Arkadaşlar bile terkeder

                           Kimi zaman 

 

Benimki ekimi anlamamak

Bir gezegen gibi uzağım kendime

Hava koşulları normalden ıslak

İçremden demin ve bir ânda

Bir martı uçtu kuzeye doğru

İnsan hep kendini arar

Çekilmediği fotoğraflarda

 

 

Pardon, yanlış şiiri paylaştım. Yukardaki kötü bir şiir zaten. Gerçi, bu daha da kötü::

 

 

Dikkat et kendine Bünyamin

İbrahim demin

Putları yenilemeye gitti: çünkü Ginsberg ve Cherkovski 2 dk. önce bovling oynuyordular

Ve lobutlar 

Putlar gibi devrildi

 

Sen de devrildin Bünyamin

Elindeki milkshake de devrildi

Ve

Bir jilet gibi sinene saplandı milkshake 

Ameliyat şart: sene 1970: yer Memphis 

Elvis’i çağırmak zorundaydık

 

Dikkat et kendine Bünyamin

Yalnızsın: bir Buick’e atlayıp gitti Yusuf + yoldan çıkıp bir çukura düşecek birazdan 

elinde bir pembe milkshake çünkü Elvis 7 sene sonra ölecek

acı bile yok

Sana bir tek: ölmek iyi gelecek

 

 

İşte ilk bu şiirle

Türk şiirindeki yerimi aldım

 

Ama bu şiirde, yukardakinin aksine, hiç Ekim Gezegeni geçmiyor?

 

Gerekiyor mu ki? Şiirin isminin Ekim Gezegeni olması için Ekim Gezegeni sözcüğünün geçmesi mi gerek o şiirde?

 

Error verdim. Bilemiyorum.

Boş ver. Ben bir sözcüğüm, ben bile anlamıyorum. Zaten bir sözcük olarak içinde bulunduğun şiiri anlamayacaksın

Yoksa

TDK’ya girersin, Allah korusun, bir anlamın bile olur. Sonra o anlamını anlamaya çalışırsın bile. Olmadığını görünce, bunalgıya girer, ölmek istersin

Ancak

Ölmek de bir sözcük olduğundan ölemezsin bile. Bir milkshake olarak çok mutluyum çünkü bir anlamım yok.

Niğde gibi. Sırf bu yüzden Niğdeliler çok mutlu olmalılardır. Sırf bu yüzden Niğdeli olmak isterdim

Niğdeli bir milkshake: Tupelolu yerine.

Şu ân saat: 00.38, yer Istanbul. Ve iyi ki, Istanbullu değilim. 

Çünkü o zaman, Allah korusun, bir aşk şiiri bile olabilirdim. 

Hatta 485 sözcüğü geçmese şiir

Şimdi bile olabilirdim ancak olmak istemiyorum çünkü milkshake’in sözcüğü olarak mutluyum. TDK’daki gibi bir  aşk sözcüğü olmak istemiyorum.

 

Ancak ben bu şiirin şiiri olarak, bir aşk şiiri olarak bitmek istiyorum

 

 Aaa, italik bir yazı olarak sürek araya giren sen, bu şiirin şiiri miydin?

 

Tabii ki. Ne sandıydın?

 

Ne bileyim. Benim gibi bir sözcüksün sandım. Benim gibi hem de anlamı olmayan

 

Sözcük değilim ancak benim de bir anlamım yok. Şiirin de anlamı olmaz zaten.

 

Peki nesi olur?

 

Kavramı olur

Anlamı olanın kavramı olmaz zaten. 

Neyse

Ben bir aşk şiiri olarak bitmek istiyorum 

 

Peki içrende beni geçirebilir misin?

 

Tabii ki::

 

Bütün duygular sağlaktır ve ağlak

Ne yazık ki ülkemde

 

Sağlak ellerimizde solak

Karanfiller vardır

Sağlak ellerimizde

            Solak yumruklar

 

Sokak solaktır

Baharın beyaz etinde 

Hem de Istanbulda

Kahverenginin başkentinde

 

Sokak gibi

Hayat gibi

Ekmek

Milkshake 

Hürriyet 

Cumhuriyet 

Ve yürek gibi

 

Aşk da solaktır

 

Ve solakların sürek ellerine vurulur

Sağlak olmaları için ülkemde

 

 

Şimdi beni bu iğrenç şiirde mi geçirdin? Üstelik en anlamsız bir yerde. Neyse, geçirmeye de bilirdin

Oysa demin

Eline bir şiir ulaştı. Bence, sen bu şiir olarak bit. Ve tüm bu şiiri: delete – delete – delete. 

 

Nasıl ki bu şiir?

 

İki taraftan da yakalıyorsun insansoyunu. Şiirin başlığı: Milkshake İç Taklavatı Dik. Hem erkekler okur

Hem de herifin de kaldıraç sorunu olan hanımlar. Şiir dediğin yararlı olmalı zaten.

 

Sen yararcının tekisin özünde. Kaç para aldın bu şiir için?

 

Tabii ki, biz de yolumuzu düzledik biraz. Ama amme hizmeti gibi düşünüyorum bu şiiri maşallah. Şöyle ki::

 

Halam kolileri tedarik etti Bluecan

Eve gidince açman yeter

Sütlü olan seninki – benimki zaten bitter

Zamanında kalkmazsa tren

Hemen pembe bir milkshake iç

İçine çeşit çeşit ciciler koydum

O kadar da muhallebi olma artık

Butlu ve mutlu bir oğlan oldun

 

Bir ânda hemen içme: çarpar milkshake 

Sonra bütün gün Hatay’a gidip gelmek zorunda kalırsın. Hatta: Tunceli

Sonra butunu yalnız alırsın eline: sakın hemen yeme

Başka koliler bekle: halamı aradım (merak etme)

 

İşte Bluecan

Milkshake para aldığı için bu şiirden

Gereksiz yere yazıldı bu son kıta

Saat şimdiden akşam Bluecan

Yeni ciciler gelecekler elbet 

Ama sakın kolileri atma: sürekli halamı arayamam 

 

 

Nasıl?

 

Cidden para almasan çekilmez bu şiir

 

Aaa… italik değilsin artık. Neden?

 

E bütün italikleri şu leş şiirlerde kullandık. Bana hiç kalmadı şimdi. Zaten moralim sıfır. Ben bitiremeyeceğim

Sen

Bitir 

 

Tamam, oldu. Senin şiirini bir de ben bitireyim; tam olsun. Neyse,  alta kaşemi yazıyorum

Umut Yalım üstünden havale geçersin bana 

Ama reji uyarıyor beni. Parası ödendiği halde son bir dize girilmemiş şiire. Onla bitiriyorum:

 

Hiçbir şey ileriye doğru gitmez

Ne toplum ne Tanrı ne jakuzi ne de milkshake

 

 

Not 1: ben, bu son yazılan 2 dizeyim. Parasını ödediğim halde italik yazılmadım. Hakkımı, 

           her mecrâ ve her şiirde arayacağım

 

Not 2: bu şiir 274 €’ya mâl olmuştur

 

Not 3: Milkshake kısmı sanırım yetersiz kaldı:

 

Sene

Demin de dediğim gibi 57 idi

Sarışın ergen kız: Instagram keşfette Elvis’in fotolarına bakıyordu

Harutyan’ın paylaştığı Elvis with Milkshake gönderisini görünce – canı çekti –

Bleek Street’teki akşamcıdan milkshake almaya gitti

Sarışın ergen kız 

Kök-ü meyân bir milkshake sipariş etti – 2 $ –

O sırada ben – aynı akşamcıda – Baudelaire’le oturuyorduk: sıkıntılıydık

Paris Sıkıntısı’nı yazıyorduk

Saçlarım Elvisî olduğundan: dikkatini çektim kızın 

Yaklaştı – arkada Only You çalıyor – uzattı elini. İsmini söyledi: Becca

Ben de Umut dedim

Baudelaire sıkıntılıydı, ilgi bekliyordu, Becca ilgi alanıma girince 

Ben Parisli olmaya gidiyorum deyip Kitâbı bitirmeye gitti ve bitirdi: adımı yazmana gerek yok dedim

Oturdu yanıma Becca

Ancak şiirin bitmesi gerekiyordu çünkü sözcüklerin telif hakkı dolmuştu. Ayrıca Serge Gainsbourg arabada bekliyordu. Sene 62 olmuştu.

Öptüm Becca’yı milkshake’inden ve gözünden bir tutam aldım anı olarak.

Serge arabada bekliyordu

Yanında Celentano da vardı: daha 24 Bin Öpücük’ü yazacaktık

Allah’ım, nasıl bir bahardı!

Serge

Celentano 

Ve

Ben

Sevdâmız: twist ‘n’ shout ve rock ‘n’ roll’du

Ve

Sevdâmız: bizi hiç sevmiyordu

 

 

                                                                                                   321 €*

 

 

 

 

*son kısmın fiyat farkıyla