dilara elitaş
miranda
Miranda bireydir çokça dişi
Dişinde maydanoz kalmaz hiç
Ben dert etmezdim bunu
Miranda dinliyor fakat unutmuş koklamayı
Güzel kabukları var her şeyden törpülenmiş
Benimse kabuklarım kabuk tutmuş görmeyeli
Fakat ondan bahsedilmeli mütemadiyen
Miran da çünkü ayrıksı bir birleşim onunki
Sert yumuşaklıkları terk etmişti
Bebeksi yağlar ve bebek kafalı yağlar
Yağıyor ve kayıyor yokuşlarda
Düştüğünde hırçınlaşır burnu pembe
Midilli sever öksürüğü simli
Jelibondan bir batarya kalbinin yerinde
Miranda antenli biridir sözleri az rakamlı
Dişinde hiçbir şey tutunmaz hep pürüzsüz
Kedi yürüyüşüne kediler hayran değil
Bana da değiller bu kedilerin sorunu
Işıktan yazılar ve şişman etiketler
Yağsız kemikleri inorganik
Miranda pazarları ve anahtarları sever
Anahtarlar her şeyin güvenliği
O da güvenli her şeye
Ben ürkü doluyum bilemem bunu
Boynunda bir bitki yetişse hemen budar kendini
Miranda sarmaşıklara karşı girdiği savaşta
Karşısında kendinden bir tane bulmuştu
Aynasını kırarak lanetlere gark oldu
Pozitif evren kuantumuyla çizgi bir savaşçı olup
Tertemiz etti hasetçi serserileri
Oyukların üfürmelerine tav olmadan
Gülücüklere inandı ve ışıdı monolitlerde
Saçlarının fönü hazırdı hep ve son sözü belli
“Mutluluktan daha mutluluk verici ne olabilir ki”
Ben diyemem bunu utancımdan mutluluğa
Pürüzlüyüm hem sarılırım pürüzlere
Miranda duymak ve anlamamak istedi
Haklıydı çünkü çerçeveli biridir o
Karnı ağrımaz postürü düzgün
Yastıkları peluş, yatağı yüzeyde
Bu yüzden en çok o hak etti her şeyi
Çok yaşasın Miranda ve pürüzsüz dişleri