dursun göksu

o büyük sözler

Çılgındı gecelerin üstünde pegasus kanatların
Gövdende ince tüyleri geçmişin
Sen savruldukça göğünde hayatın

Gölge de etse bir gölgenin vardır birtakım hayatları
Sen kaç denizci kaftanı eskittin koca şehirli
Artık naylonlar yok oldu diye nara attığın yeri eskitebilirsin
Kazandın yüklükleri bir devrin koynuna girmeden ama sen de âşık edildin
Kim bilecek kuşları izleyen gözlerini
İnip taş altlarında gemilediğin varlığını
İlkokul öğretmeni gibi gidip gelirdin badanasına cumhuriyetin
Bugün aklın kalmıştır eski sobalardaki dinmeyen demirde
Olaydın rebap diye çalsalardı seni ta derinlerde

Ufka bakıp ölebilecektin fakat güneşler kaybolmuştu
O solgun nebi kitaplarında görmüştün sarılarını
Çeşit çeşit kokan gizli yıldız kitaplarının arasında
Muşambası alnımın en güzel çekmecesi
Kalkıp gidelim
Süründürmeyelim bu ihatayı daha cengaver daha serinkanlı
Beklemesin kapımızda o masal prensleri kapıların sürgülerini çağıralım
Gelsinler de sürgülesinler bakalım pazu var mı bizde
Bakalım canımız şekerli mi capcanlı bereler takan falcıların kavanozları gibi
Bakalım kireç kokan bu ufunet rayihasını sevebilecek miyiz
Biz evet bir grup ırmak adam bakıp ayın doruklarına
Daha varmadan biz orada bekliyorduk onları

Ötesini berisini geçelim bu serüvenlerin
Çıkıp bostandan gök delinmiş estetiği kutluyorum
Çünkü ırmaklar akar yine de
Gözlerimiz unutmuştur bir akışa bakmayı
Sürer sebepsiz donmuş gözlerde bir bakmak
Unutmuşçasına bir göğ olduğunu
Bazen kaş ki kalemle bile olsa tanıtır sahibini
Bu ki kaderim
Kalın kara sürmeli
Kalakalarak ardında kalmanın
Ben ki artık ırmak değilsem de
Akmayı öğrenmeye başladım