fatma nur türk
senin adın eyalet
o esnada belediyeden çeşitli güncel anonslar yapılıyordur –
Kuralar çekilmeye başlasın. Üç el çevrilecek.
Ben boyacının elini seçtim
dürümcünün ya da elektrikçinin elini seçti birileri de
Dünyayı göstereceklermiş
Parmak ucuyla hissettireceklermiş
İlk ne zaman gördüm dur hatırlayım
yuvarlak, noktaları takip ediyorsun, çizgiyi taşırmıyorsun hani.
Eskiden dilediğimiz özürler geçersiz. Yeni Liderler. Yeni Dünya.
Al sana ceviz kıracağı, al sana pense, sana da patates soyacağı.
Yapın bir şeyler. Bırakın kıyameti. Eski liderler, eski alınganlıklar.
Senin adın eyalet. Benim adım da eyalet olsun. Yok öyle başka aksanlar.
Biraz mütevazı ol. Biraz “dünyalıyız” de. Biraz aynı yemekleri sevelim.
Daha fazla ifade ifade eden dilden daha fazlası.
Çağ başlatan çağ kapatan yeni ölüler daima sevilecek
Her ölünün şu an nefes alamayışı birbirine benzemiyor ama benzeyecek
Bardakçı anlatacak bunların bir kısmını.
Aklımızın karşılığıyla ödeşiyoruz bir Ken Loach filmi finalinde
ülkemde rastgele rastladığım Avrupalıdan akıl almak
ve kendi aklımı ona vermek
ya da kuralar çekilmeye başladı. Üç el çevrilecek
Ben boyacının elini seçmiştim değil mi
Geceyi siyah yapan madde okyanuslara bulaştı. Kötü mü.
Kötü değil.
Yeni bir “A Modest Proposal” okuyacağız. Ben yazacağım.
Sana bu yazılı büyükelçiliği gönderiyorum, paylaş bunu diyeceğim.
Onun gördüğü yerler (ülkemde rastgele rastladığım o Avrupalı hani)
ve benim gördüğüm yerler aynı dünya değil
Dünya hakkında aynı anda konuşamayız.