merve gülçin koçakoğlu
tuzkum
(anlama tutsak birinin ayaklarının gitmediği yerlerden topladıkları)
rüzgarı belime bağladım, bi’ çocukluk düşü gibi aklım
ve hiç yaşım yok her şey kumdan
içimdeki su bitmiş ve ben balık olmayı özlüyorum
içimdeki su bitmiş. kumum tuzdan çok
başım ağrıyor ve suyun sesini değiştiriyorum
alınan bir nefesin de olan her şey gibi bir gölgesi mutlaka vardı
evimin uzaklığını aklımın bir köşesinde ölçmelerim. düşleme ve süsleme gücümü yitirişim. hiç tanımadığım bir evin penceresinden bakmayı artık bilmiyorum, yine de alınan her nefesin her şey gibi mutlaka bir gölgesi vardı
sanki sokaklardan bile çok önce yaratılmıştım
ve sorardım kendime; yolları kapatmak için kaç kapı kırmak gerekti
ben bu balığın sesi ben bu balığın türküsü ve üzerine üflediği her şeyi sırtladım
yakınlıkları ileri geri sardım
uzaklara taşınmayı adım yapamadım
neden uzaklaştıkça gelmek kolaylaşır diye sorarken aklım
benim arada kalmışlığımı uçardın sen
beni sana inanmakla suçlamadığın için al bu tuzkumlar senin olsun