elvin eroğlu

we exchange to letters with him

Ben seni tanıyordum eskiden,
artık tanımıyorum.
Sen de beni artık tanımıyorsun değil mi?
Çünkü kaybettik birbirimizi bu boş ve loş kalabalıkta.

Kim derdi, kim inandırabilirdi beni, senden,
hakkı olan bir şeyi artık geri istemek? Sen de inanamadın ya, inanamıyorsun hâlâ, ama kendimi yatağını arayan
suya bıraktım çoktan, çok düşünmeden sırtüstü. Çocukken seçemiyordum ama şimdi seçebilirim, dramatikleştirmemeyi
bu su geçirmez beraberliğimizin bitişini. Nihayet olması gerekeni.

Bir yerde bir kırık oluşmuştur kafamda kesin, ama
nerede çarptı başıma felaket, nasıl vurdum duvarlara?
Yıkım böyle başladı, yok olmaya yol açabilecek şey,
yıkacak denli büyük zarar. Benim yıkıntım, benim kurtuluşum oldu.

Bilmiyordum henüz, biliyorum şimdi
canımın nerede acıyacağını,
ne zaman özleyeceğim ya da özleyebilecek miyim hakikaten,
neler olacak, kimlerle göreceğim, şaşırır mıyım,
zannetmem, hayalimde yaşattığım
delikanlı değilsin sen, her şey benim pembe panjurlu
gözlerimde, bu yüzden benim işim kolay,
istemeden kaslarımı çok güçlendirdin.

Yeni evim, yeni odam Fransız balkonuna açılan
kapıdan içeri, kuştan bir kedi girdi, ciyaklayarak, kanatlı.

Korktum ondan, korkarım önce,
nedir ki bu? Ne Sentor, ne Şahmeran.
Kedi yüzü ve iki kanadıyla, yani hangisi olacağına
karar verememiş, bu yüzden de tehlikeli,
ataları yırtıcı kuşlara dayanıyor, vahşi kedigillere göz kırpıyor.

Tabii ki onu çok ilgi çekici buldum, sistem dışı
her şey beni kendine çeker. Beni de içine alsın,
beni de kapsasın, ben de onu,
hadi gel kapanalım, suç ortağı olalım.

Birbirine ulaşamayan yıldızları bilir misin?
Birbirlerine ulaşamadan sönmüşler, kayıp gitmişler.

Sen de Pumalin, benim yarattığım bir yaratık,
yarı puma yarı insan. Karşılaştığım bu kuştan
bir kediyle, ne çok benziyorsunuz değil mi?
İşte onun adı da, Çitamin.
İnsan ama yarım ve hep arafta.

İradeyi akılla yönetmeyi sayende ve sonunda öğrendim.
Amacın bu değildi eminim, ama
öğrendim ki, akla karayı ayırabiliyorum artık,

[(insan=memeli)^(aristotales=insan) ^((Aristoteles=memeli)]
[(a=b)^(c=a)^(c=b)]

mantık bu. Basit ve tutarlı.

Böylece bir öğretiyi yaşamadan önce biliyorum,
kendimin üzerine yama yapılmış bir kendim ekliyorum,
katmıyorum, karıştırmıyorum.

Elveda Pumalin, dindi dinmez denen gözyaşlarım,
her şey bitti artık, iyi ol sen de,
ben iyiyim. Biliyorum,
ben senin akıl fihristin,
hafızan, mutluluğun, şefkatin, tutkun,
sen ise benim hiçbir şeyim ve cesaretim,
benden tüm gücümü alan ve tüm gücümü
bağışlayan, gürültüne rağmen kendini sevdiren sen,
her şey olması gerektiği gibi olur, son bulur,
çok düşünmeyelim. Ne fark eder pişmanlık ya da
vicdan ve sevgi, sevgi yetmez sevgi yetmez,
aşk hiç azla yetinmez. Biri bizi çok sevdi ya
sahiden bir başka türlü, hemen ne kadar
seviyor ölçüp tartmak için
vur dedik öldürdün.

Artık yalnız yaşadığımı, bazı zamanlar geç ansıyorum.
Genelde yatağımda yatmış, uykuyla uyanıklık arasında,
gözlerim kapalı nerede olduğumu bulmaya çalışırken,
3-4 saniyelik, ben neredeyim anlama çabası, sonra
bir anda bir ipucu yakalıyorum, uyanıyorum.
Evet başka bir yerdeyim, evden çok uzakta,
yeni bir evde, yerinde. Yüzümdeki ev’i unut!

Ben sana demiyor muydum? Ev yaşayan bir şey,
sürekli değişen, emek isteyen. Bir evin ev olarak
sayılması için bulunduğu yerde biraz sola yatık
kendi çevresinde ve güneşin ve samanyolunun.
Bir ev nedir? Artık, sonunda öğrendin.

Ben farkındaydım her zaman,
hep söylerim, yengeçlikle evin, çok ilgisi var.
Yengecin öz evi kabuğu, kendi, her yere uyum
sağlayabilen bir varlık olması da kazancı. Bak,
bunu sakın unutma, karada yaşayabilen yengeçler de var!