erkan karakiraz

900. sokak, n°17

sofrada yüreği ve dili sunmaksa niyet önce öldürmeli. şehir demişlerdir adına. arazide yüzer evler. sanki her şey kadife dağda başlamıştır. iksiri korumaksa köprüde dikkat etmeli yağmurda dolaşmamalı. sofrada yer açarlar sonra dağın en paslı ucundan plansızlığı izletirler bilesin. ayaklarda sağlam ayakkabılar sırtta su geçirmez mont iz sürmeli labirent sokaklarda. gözü pek olasın. su birikintileri durmadan değişen fotoğraflardır. kiminde nilüfer bitmeli kiminde yüzü temiz kılavuzlar. kötülüğe sürmüşsek ilk taşımızı kan dolar gövdemize aşınır durur esvaplarımız. aynı otobüse bineriz bilmeden ayrı duraklarda ineriz. yüzü güneş yanığı kadın erkenden yakar fırınını. ilk ekmeğin karşılığı verilmeli. ateşin siftahı ikramlar getirir. dikkatsiz konuşmayasın kötü bilirler kalbini. ketum olmayasın kötü bilirler. doğruculuğa soyunmayasın kötü. erken vakitlerde dalların rüzgârda birbirlerine değmeden sürgün verdiğidir orman. içinde acı yeşil içinde hidrojen içinde karbon monoksit. şaşırmayasın önce ıslak dilden büyür kalbindeki. kulak kesilesin. ne cebrail’e yeter gücümüz ne ali’ye ne davud’a ne allah’a. komşuluktur alışkanlıklardır hemşehriliktir zorlama. plastik bir şişede getirir teslim ederler boğmayı. uygundur fiyatı içimi serttir kötülüğün. unutmayasın ağlamaya niyet edilmez. gözyaşı bırakıverir yüzün bozkırına tuzunu. tadını dilinde duyunca anlarsın ağladığını. bembeyaz kurur keder. sevmediklerine sarılmayasın kupkurudur soğuktur sevgisizlikleri. yola koyulmaksa zihni kurcalayan önce sakin olmalı. eskiden kemerlerin olduğu meydanda çarşı kuruludur. belki her şey orada takas edilir. yoldan çıkmaksa oyup çıkarmalı yüreği dili sivriltmeli. yolda tesadüf edilmiş iyilikler vardır. görmezden gelinir hepsi örselenir kıymeti bilinmez aleni gülümsemelerin. metropol kilisesini st. pierre kalesini sormayasın. ok kalesini boş yere. yerlerinde yeller. bulamazsın. şehrin yüz otuz yıllık ilk belediye binasının önünde buluşulmalı balık çorbası içilmeli mevsim uygunsa. bin sekiz yüz doksan beşteki belediye reisi eşref paşa’yı muvazzaf memur kadrolarını tercümanları çarşı ağasını akla getirmemeli. ev tasvirleri ve barınma kültürünün ayırıcı özelliklerinin hayalet bayrağı dalgalanır. gecekondu mahallelerinde gururla müziğin sesi köklenir. kartondan kesip çıkarılmış sahte ödül maketleridir tünelin ucunda bekleyen. dinleyiciyi kale almadığımızda saçmalar dişlere yanak içlerine damaklara çarpan dil. esnaf işini biliyorsa bahşiş koparır. berberin iyisi havlularını sıcak tutar. ve tertemiz. sonu yağmura çıkıyorsa gökgürültüsü dinlenmeli. unutulan şemsiyeler asla bulunmaz beyhude gerisin geri dönmeyesin. çarşı koyudur kapandır çıkmazdır zihin bulandırır. adımlarını say işaretlere gözünü kulağını aç. yüreği dört eşit parçaya böl. dilinle iz bırak. taşrada kaybolmayasın.