zeynep yıldırım
adına hayat de hayatsızlık de
Perdeyi çekince geçmiş ölmüş bir enerji
Yaşanmışlıklara bir es
Daha fazlası; beklediğim yüzleşme ve telafiler
Atıldığında geri dönen bumeranglar gibi geri dönüşler
Şairlerle tanıştığım akşamlara evet
Gözlerimin soğan doğrarken yandığı akşamlara hayır
Çamaşır asılan geceler var bir de
Şiir matinesinden çıkınca
Kızlara sordum üzülünce ne yaparsınız?
Biri gezerim, piyano çalarım
Ötekisi ağlarım, kimisi tavanı izlerim dedi
Ben mi şiir yazarım, evet, en çok üzülünce
Ekim geldi, çıkartalım gardırobun sweatshirt
Hırka ve jean ceketini
Sıcak içeceklerin mevsiminde melankoli hep bonus
Battaniye eşlikçi
İpe bağlamış kendini bazen bir çocuk, yüzümüzü çevirip
Evcilik oynadık burada kadınlar masum
Kötülük ayyuka çıktı
Toprak bile kabul etmiyor sanki bazı insan görünümlü yaratıkları
Bu yüzden sustuklarımı duy istedim
Günlüğümü okurken suratıma çarpan tokat
Kızarmayan yüzündü belki
Annen seni hep pohpohlardı çünkü
Gamzelerimi karaladın
Derinleştikçe gamzeler bastırdın kalemi
Tenimi mora gözlerimi kan kırmızısına
Kozmopolit topluluklarla yola çıktığını duydum
Fena bir iş yapmıştın, şiir fenalıkları örter mi?
Nasıl sıktıysam bardak parçalandı avucumda
Beni anla; bu alemde
Seni içimden atabileceğim bir yer yok
Adına hayat de hayatsızlık de
Aşk iki
Ölüm tek yaşanır de
Her şey geçer de elini omuzuma atıp
Derin bir nefes, boğazında yumru
Ne yaşadık, tek yaşadık
Dünyanın bütün gözyaşlarıyla
İnsan sonsuz yalnız önce ve sonra
Negatif enerji toprağa geç
Yeni bir ses, yeni bir heves
İyi bir vibe, Alberto Manguel arkadaşım
“Kitaplar Hakkında Kitaplar”