Liman Mehmetcihat

amor fati

artık amor fati diyorum ben ya. üzgünüm bir parçası kuşların
ve kuşlara kader gibi görünen şey, yukardan
görme uzvuyla üzüyor tek başına insanı

kasaba da bitti yaz yaz. zaten 1 caddesi vardı.
beyhude şimdi buraya güzel gider
kışın geldiği gün kışın geldiğini anladım
o eksi alevler içinde ne kadar iddialıydı kader.

bazen iyi ki öldüğümü teslim ediyorum evet
neyse hadi adios hissiyle malthus’un o ıssız nüfusunu basmadan su
neden ağlıyorsun çocuk musun sen asbe du pa’da iki ayaklı at yapılan

kaderin büyük iddiası kendi gözlerini ısırabilmek
bir gözü takmaymış çıkarıp ısırdı
diğeri görüyor ama onu da takma dişlerini çıkarıp ısırdı
böylesi bir fatality karşısında çaresiziz

benim büyük iddiam
türkenfatalismus‘un son peygamberi olmak
kubaşırken çetin yaşam koşullarına karşı biraz neşeden başka
insan kaderine boyun eğmeli

ben de koons’un elektrikli süpürgelerine bindim gidiyorum
kırıldım çünkü kaplandaki mefhum kediden
metrodaki mefhum şehreküsmek. bütün bu atsızlıklar için
randevu almak ortopediden.

pınar ablamın arkadaşları feridun düzağaca aşıktı
bense tam bir şair profili, kısaca L.M.
şiirlerimde arzu en göz önünde saklı:
meme

lerini emmek, sütyeninin rengini tahmin etmek gibi şeyler
ivmekteyim.

fakat bir süpürgenin elektriksizliği. bomboş sokaklarda insanlar. retro ırk bitiglerin parçalı olması, yaban olması…kendi kaderine tayin olmakta sonra kişisel halklar.

fecr-i kâzip önce uyanır sonra uyur güneşsiz batmıştır hipnotize
demek ki üçlü ve yedili fal okları yanlıştır.

artık amor fati diyorum ben ya
ceyranın borcu su borcu you know
umrumda ne öbür ne de bu dünya
hafriyât-ı mâzi elhân-ı snow

kucuradi’den ders aldım insanlık etik
ben ki türlü erdemin kulu ve messengerı
fakat bazen böyle… insanlar… tetik…
liyor içimdeki dark passengerı