mehmet işten
ben şok
-iki-
şehrin kenar mahallelerinin birinde oturuyorken daha
alt katımda iri yarı bir tır şoförü yaşıyordu
aksi, lanet adamın tekiydi
kibarlıktan falan anlamazdı.
ama insanın gözüne dimdik bakardı
ben hiç bakmadım öyle
hayvanları ve çocukları sevmezdi
içmeyi severdi bir de fahişeleri.
geç saatlerde eve gelirdi içkiler ve fahişelerle
çok gürültü yapardı.
bir keresinde tüm cesaretimi toplayıp aşağı indim
kapısını çaldım. kolsuz bir atlet ve bira şişesiyle açtı kapıyı
seks ve parfüm kokusu geliyordu içerden
çok gürültü yaptığını söyledim.
şiir yazmaya çalışıyorum dedim
sessiz olur musun dedim
ardından beklemeye koyuldum.
artık bir küfür mü, balyoz gibi bir yumruk mu
ne olursa…
-öyle mi, dedi, şiir yazıyorsun demek
alaycıydı, benim zayıf ve korkak olduğumu düşünüyordu
sonra beklemediğim bir şey oldu
adam birasından bir yudum aldıktan ve yüzüme geğirdikten sonra
– bana bir şiir okusana! dedi
alaycıydı, herhalde şiiri sikeyim demek istemişti
tuhaftı tabii ama bütün gerçek istekler tuhaftır biraz
yine de “tamam” dedim
ve ona
son yazdığım şiiri okumaya başladım
“yaprakları indiriyor ellerinden tutarak yavaşça
küsmeden ölüyorlar
anlamıyorlar belki öldüklerini
hastalandık sanıyorlar
her şeyi aşağı çekiyor yerçekimi cini”
sözcükler yumuşacık akıyorlardı
akış şiirdir her zaman
okurken şiir bana daha da güzel görünmeye başladı
bazı kadınlar konuşunca gibi
adama karşı bir üstünlük duygusu hissetmeye başladım
ya öyle işte tırcı bey her şey pazuyla değil
kelimeler diye bir şey var bu dünyada
“yükselse ve yok olsa dediğimiz şeyler
beklenmedik bir ayrılık, küçük bir bencillik”
kelimelerin gücü karşısında her zaman olduğu gibi
büyülenmiştim.
hem okuyor hem düşünüyordum
bazı tuhaf şeyleri
boş bir parkta birbirine bıçak çeken iki ergen
askerden dönmeyen abimin bir koliyle gönderilen elbiseleri
izbe bir apartman koridorunun sarı ışığı altında
şiir okuyan iki adam da şiir değil miydi zaten
yazarım belki diyordum
bir şeyleri de oğlum yaşa sadece diyordum
aklımda çekirgeler zıplıyordu
işte ondan bir oğlum olsaydı diyordum
ne kadar da aşıktım
son dizeye gelmiştim artık
adamı da unutmuştum neredeyse
“tatsız konular bunlar
çocukken beni de sevdiler…”
adam ağlamaya başlamasın mı?
okumadım artık!
çıktım yukarıya
İstanbul, 2020