yekta ince

cin restoranı

Yoksulduk
Organlarımızı yiyorduk
En çok
Kalbimizi ve parmaklarımızı lezzetli buluyorduk

Bir yerden geçiyorduk
İnledin
Camın ardında
Kafalar uçuşuyordu
Tören vardı masada
Biri lanetlenmişti
Sendin
Kafa dediğin böyle olmalı
Do sesi dooo
Biçtiler seni gözlerinden
Seni incitecek şeyler yapmıştım
Üzüldüm
Ama kötülükten maraz doğmaz
Ben iyiydim
Kafalar dönüyordu
İkinci aşamada
Ağzını gömmüştün kemik gibi
Yalvarıyordun bana
“Kurtar ! Seni ben yarattım söyle onlara.”
Böyle değildi sesin
İrkildim
Aldılar seni
Soğan kabuğunda boğdular
Gezdirdiler cesedini kuyularda
Hiç seslenmedin
Uzaklaştım camlardan
İyi bildim kendimi
Korkum gibi