duygu oldaç
düşmek(-er)
alan dojeh’e
(-e) bir bölüşme sonunda payına ayrılmak
kitaplar, kalemler düştü düşecek
göz kapakları, yer çekimleri
çift boynuz 5,972E24 kilogramı taşımıyor artık
çift ayağın 47 kilogramı taşımadığı gibi
çift olan hiçbir şeyin
(nesnesiz) vakti gelmeden ölü doğmak
bir ateş üstünden atlamak gibi düşün
yangının diğer tarafına geçmek için önce düşmek zorundayız
ağlamalıyız, dünyada ilk gözyaşı bizden düşmüş
gibi litrelerce, litrelerce
düşen bilmez
ayak yanarken görmez
olan biten ne?
kalp önceliklidir
atlayanın arasına karışır
ki yanmak kurtulmaya ilişkin
ki düşmek kurtulmaya ilişkindir
(-den) durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya
dayanağını, dengesini yitirerek
yukarıdan aşağıya inmek
böyle düşmek filmde olsa üzülünür
uzanır eller
eller düşüşte
ağızlar, salyalar, süt dişleri, kan yerde
nolur benim yerime de düşene gülsünler
bir düşüşün her anını hesaplayanlar da düşürür elinden gülmeyi
(-e) yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
şimdi ne aranıyorsa düşmeye içkin
korkaklar için tutulan el
gün ışığında görülmeyecek bir rüya
sanki hiç geçmeyecek
mutsuzluktan ölürken uykuya dalıyorsun
ama sabah oluyor mesela
dayanamamak düşüyor
direnç güneşin doğuşuna direnç canım haydi
şükür ki insan bilmediğimiz dillerde de dayanamıyor
düşmek her dilde aynı