barış yıldırım
anne ben proleter oldum*
Bir kamerayla geziyorum aklımda sokak sokak bar bar
insanların içinde hayvanların arasında gezermiş gibi
kulak kabartıyorum gizlice yoksullara: para, din ve kadın
Kamboçya’da yapılmış bir ayakkabıyı kutusuna koyuyorum Tuzla’da
çocukların günde bir dolar bile kazanamadığı fabrikayı
lümpenlik bir kanser gibi sarıyor
lojistik rüyalar görüyorum her gece içimde kana susamış bir canavar
annem beni bugünler için büyütmedi soluyor şuramda hâlâ o çocuk barbar
Burjuvazi önce onurunu kırar proletaryanın
burjuvazi disiplinden yana!
sonra sömürür, sömürür gencecik çocuklar barbarlaşır
burjuvazi kışlalardan yana!
taşımasam artık özlem dolu şu dağı sırtımda diye ağlarken ben
maaş ve seksi garantiledik işte hazırız çıkmak için sahneye
osuruğu lahana kokan bir kadın orta sınıf
bir kuşun gagasında fiyasko
her kötü kokuyu alan burun
her şeyi işiten kulak
Liberalleri niçin öldürmeliyiz diye soruyor bir şair
köylüleri öldürmeye kafası basmayan
koleksiyonlar yapan bir büyücü işçi derilerinden
varlığı ortasından ikiye yaran
Kovuyorum kapıma dayanmış intiharı böylece
geçti çünkü midemdeki bulantı
kış geldi, üşüyorum, tabanlarım zonkluyor bir de
*Aslı Serin’in “Baba Ben Şair Oldum” şiirinden esinle