barış yıldırım

fotoğraf peygamber

Nerede bir enkaz görsem kendimi arıyorum altında
artık ustayım enkazları birbirinden ayırmakta

Kendim: Bir şiir yazsam diye düşünen bir adam
içinden çınarlar ve bulutlar geçen
ama ben kimin harabesiyim

Kendim: Kapanırdı kendimle aramdaki mesafe
aklımda çıldıran bir bilmece
içinden denizler, körfezler
eflatun bir gece
iç avuçlarımda bulantı: bu ben kimin havarisi

İşte elimde gülümseyen bir fotoğraf
demek insanlar buna ben diyor ne kadar tuhaf
ellerim şaşkın ellerim peygamber
demek böyle görünüyorum dışarıdan,
burun, ağız ve kulaklar, tam bir garabet
bir boşluğu kaplıyorum kendime bir sığınak
imkansız şaşırmamak tek gözüm kesiksizken üzerimde

Siyah atlar besledim ben eyersiz gittim peşlerinden
ağa takılmış bir balık nasıl çırpınırsa
fotoğrafın bundan haberi yok elbette

Ters adamın tekiyim ben, benim kamburum kalbimde
karıncam cansız su taşımaya mecali yok pençesiz ve tırnaksız
neye benzesem hemen sesleniyor kendime:
kalırsan olursun, hadi çabuk ikile