ismail demir

hangi çürümüş dilde birlikteyiz

Bende bir inat bıraktı
Yırttı kopmaz sicimlerimi
Tükürdü yüzüme günübirlik
Aynayı odamın duvarından söküp
Çarşıya bıraktı kırık
Sıkıldı balon hislerimden
Patlattı orada burada
Sakız gibi çiğnedi beni

Görmedi boşluk nedir
Sevmek için çare arayıp durdu
Söylediği biçimlere
yeni atanmış allah çobanını
Karşısında buldu hicivsiz

Görüyorum
inanmıyorum sana
Kış geceleri elimde sapanla kuş peşinde
Koşarken yağmurda rüzgarda ve karda
Atlatıp bekçileri zillere basıp kaçarken
Kurtuluştan dolapdere koşarken
Adımların değil birlikte benzemiyor sana

Ne ömür harebe ne gönül virane
Karanlık yamaçta beklediğin ayağının sürçmesine ve teslim saatlerine itikat yakman
Verimsiz bir arazide tam orta yerde tek başına çördük ağacına gölgesiz oluşun
Aşık Veysel buradan nasıl görünürü anlatır

Kızıl toprak
zamansız akan su
toplanan kuşburnunun
dalında kalan çiçeği cevheri
Kör gözlerine isyanım insanlar
Görüp görüp yanıldığım içinde gezdiğim orman
Kara bacaklarıyla çiğniyor yarını
Karşıma buzdan dağlar geçip gitmediğim
Dalıp donduğum dalında budağında
Yontulmuş heykellerini tükettim bakışlarımla

Sana bahsettiğimin hangisi bahar
Hangisi benim
Hangi benim
Senin hangi törende dilini tutman
Benim hangi sokakta bağırmam
Baldır bacak anadan üryan
Kalbime saparak bağırtmam yargını

Hangi çürümüş dilde birlikteyiz

*Sen de kimsin lan?