emre söylemez
isim şehir: isim
dişimi kırıyor ısınınca kemiklerim
kapakları yapışmasın diye gözlerimi
açık tutuyorum
bana tundra cennetini okuyor melek
diniyor kalbim ve gurulduyor karnım
kitabı mukaddes ya da mukaddes kitaplardan okuyor
ateş karıncalarının
kızıl toprakta açtıkları hattı kulağıma getiriyor
kulağımın içine giren her şey kaybolur
kaybolur hep müzik ve böcekler
bu beni biraz daha labirent
biraz daha yaratıcısına şımaran
karnavalın soytarısı
bütün yatakları ıslatan
yataklardaki soğuk nem
yataklar hasta geri kalan her şey hastalık
aklım çıkabilir kulağımdan
bir irin akıntısı olarak
sonrası golden kanepe
genelevde bir küllük olmak
ey Isındıkça koynuma giren üşüyünce beni terk eden melek
repertuarında çıldırmak dışında bütün ilahilerin sahibi
kan kaybından ölmemek için ben hep kendi yaramı emdim
kanın kan olduğunu dilimi uyuşturmasında buldum
kanımın üstünden sıyrılırsa kağıt sanat olur
deri örterseniz örtünürüm
ölürseniz yaşayanınız değilim
adım bir ses değil
bunu artık biliyorum
önümü dişlemedikçe
seçemiyorum