burak demirtaş

müracaat

Almanlar gibi anlamları bitiştirip
yeni yeni küfürler türetmek istiyorum sizler için

akbabalar, söylev meraklıları, kanun koyucular
gucci giyenler, hoyrat müdürler, eyyamcı hakemler
ve yaşasaydı Ahmet Erhan’dan
akdeniz’i sakınacak beach club sahipleri için
modadan çok anlamıyorum ama
en çok giyotin yakışırdı sizin boynunuza

terim kurumadan paramın uçup gitmesine amerika dahil
wall street’te kanat çırpan kelebek
denizin üstünden geçerek bir çan sesine dönüşüyor burada
sana baba, bana artiz
cüzdanımla aranızdaki gerginliğe enflasyon deniliyor

öfkem çok boyutlu çok sevgili devlet baba
türkiye’ye inceden yanık değilim sanma ama
güzel günlerle avunmayacak kadar açık bir yara var aramızda
bu sürüngenlik hali, bu bürokratik acılar
bu satılmış cep bu ıslak yorgan
bu memleket denilen kelime tarih müzesinde
bir seyir nesnesi olarak yerini aldı bile
oysa önceleri, benim ağzıma ne kadar da yakışırdı

teoride marx’ı pratikte alex’i seviyorum en çok
rüyamda cayır cayır yanan mercedes
metroda melodika çalan göçmen çocuğu hatırlatıyor bana
karikatürize öfkelerden öte
sancımız tarihe doğru genişliyor
ne zaman çıplak tende jop izi görsem
içimden tekrarlıyorum: “amerika sen busun, orospu çocuğusun”

gel beni paryalıktan beni bu dargınlıktan
seni bu tekinsiz elden kurtaracak bir şeyler düşünelim
yakamdaki mavi denizin mavisine benzemiyor hiç