devrim horlu

ona bilmediği bir şey söyle

alageyik, dağ başında ne güzel hayvansın
hayvan diyorum kusura bakma, öylesin çünkü
vurulursun, üzülür yeriz, seviyoruz seni
tadına varmışlar, sütünü içmişler,
giymişler derini
diğer tüm güzeller gibi işlevlisin yani

gösterip “ona bilmediği bir şey söyle”
demek istiyorum herkese
karanlık yeni bir şey değildir mesela
ağzın yerini şaşırmak, kuralı güce uydurmak
iki defa yıkanılmaz diye
nehirde kusur bulmak yeni değildir
çam ağaçları, kol ağrıları, bohçalar
bir şeye inanmak üzereyken caymış olmalar
balkondan düşüp sahipsizleşen babalar
yeni bir şey yeniyse de onu bulmak yeni değildir

alageyik, yüksek,
yüksek olmayı dağdan öğrenmedi hayır
ne ki dağa anlatamıyorsun bunu
adını koymadığımız şeyler
adları yok diye üzgün değil
allah yani allahtı biz onu keşfetmeden evvel
fakat sen başkasın, anlıyorsun beni
öyle güzelsin ki seni ısırmak
öyle ki yani tabanca ve bıçak
hepimizi mest ediyor sana
bizim olmayan kollarla sarılmak

merhaba alageyik, sabahtan akşama kadar
okşamak istiyoruz kendimizi
çünkü okşadıkça bizden alaaddinler fışkıracak
ne dilersen dileler, çöl sıcakları, spermler

merhaba alageyik, hoş geldin güzelim
dişlerimiz var ve sayımız kalabalık
iki ayağımız var iki daha olsun kadarız
öyle çoğuz ki bir elimizle koyduğumuzu
bin gözle bulamayacak kadar naçarız

gösterip “kaç kere öpmek istersiniz”
diye sormak istiyorum herkese
çünkü ben tohum tutmamış ağacın dibine
kadar öpmek istiyorum her gün seni
neyse ki buna yetecek kadar ağzım var hâlâ

yani işlevlisin tüm diğer güzeller gibi
giymişler derini, sütünü içmişler,
varmışlar tadına
vurulursun, seviyoruz seni, üzülür yeriz
kusura bakma, hayvan diyorum, öylesin çünkü
ne güzel hayvansın alageyik, dağ başında