Liman Mehmetcihat

şiir ve bilinç akışı

Sevgili şiir dostları, şiirde bilinç akışı diye bir şey yoktur.
Şiiri bu kavramla izah etmeye çalışanlar net köylüdür.
Şiirde anlamadığı bir yer görünce “hmmmm, bülünc ağuşuu heleee”
nidasıyla köydeki eşşek gibi anıran bu köylü tiplerden uzak durmak lazım.
Şiiri de bunlardan uzak tutmak ve korumak lazım gelir.

Evet, insanoğlu anlamlandıramadığı bir olguyla, kavramla karşılaşınca onu önceden zihninde mevcut olan şemalardan biriyle benzerlik kurarak anlamaya çalışır. Bu cahil köylüler de başka kavram bilmedikleri için şiirde gördükleri her nevden tuhaflığa bokunda boncuk bulmuş sevinciyle “heeee bunu eyü tanuruum bülünc ağuşu buu kaynımda da var aynısı” diyerek atlarlar. Bilişsel psikolojiye saygı adına bu bir parça mazur görülebilir evet. Ama behey köylü, madem böyle şeylere “merağın” var, al bir iki kitap oku, birkaç kavram, terim öğren. Her şeye bilinç akışı diye atlama.

Peki bilinç akışı nedir? Bilinç akışı, stream of consciousness, beş para etmez köhne bir kavramdır. Öyle köhne bir kavramdır ki psikologun biri bunu ilk kullandığında freud ve pierre janet henüz doğmamıştı. Bu kavramın -iyi niyetle- karşılamaya çalıştığı mefhum esasında bilinçaltı/bilinçdışı akışıdır. Roman ve hikayede kabul görmüş kullanılıyor hadi neyse. Kavramların multidisipliner kullanılmasını da yararlı bulurum. Fakat bu bilinç akışı kavramını yerli yersiz kullananlara karşı temkinli olmak lazım. Bunlar şükrü erbaş’ın öldürdüğü köylülerin zombileridir. Sizi de ısırarak kendileri gibi köylü yapmak isterler. Bilinç akışıymışmış hahahaha. Şiirden anlamayanların en sevdiği sözcüklerden biri. Bir diğeri de anlam bütünlüğü zaten. Şiir de bir sarkaç gibi salınıyor bunlar arasında. Başka bir olay yok. Harika ya. Anlamıyorsanız zorlamayın nedir bu ısrar. Acındırmaya mı çalışıyorsunuz kendinizi. Tamam acıdım hadi gidin burdan. Şiirlerimizi de okumayın, sizi aşıyor belli ki.