betül aydın

tanzanya'da kokarca melaneti

vampir oldun şarkılarımın kanını emerken sessizlik istedin
ben de dopamin salgımı azalttım bu senden azade
bir elle kurdum üzüm asmayı durmadım saniye
sallandı şakaklarım şafak yine kırmızı söktü

lök dudaklarım kara cevizleri yedi öyle mi
burada bekleme senin burada olmaman lazım
indi füze buz çatırdarken lav kanat takımı kırılmak istedi
ırlamak istedi zehren topuk sarılığı
tuttu hafifçe kenarında krema kalmış dudağını
vinç.

ölüler için mümkünse de senin için mümkün değil,
sen bu hayatı çok güzel yaşarsın, histerini azdırma.

tabağıma çok fazla yemek koyuyorsun her defasında
bir kaşık koy diyorum üç kepçe koyuyorsun
tohlu olduğumda beni kesip yiyeceğini düşünmek istemiyorum
sen de başka doymazsın ya
neyse işte yarını bugüne kirala.

sohbetin müptelasıyım;
yedi kapıya inmiş bir at kişnemesi gibi
şelaleye şahlanıp mıh gibi kaldığım o günü unutamazım.

bunun yerine oğluna inanmayan bir baba için hikaye bilen var mı?