erkan karakiraz

vasıf çınar bulvarı 29/a

tembihleri gevşek dinlemiştim. bazı filmleri yarım. bazı semavi yaratıkları 46 XX’leri baştan topuğa. zeytinin kilosunu 35 liraya. ezberin kötüsünü kalabalıkların tam suratının ortasına bırakmıştım. şişeleri odaları hanları tüfekleri üzüm sepetlerini dulları er bezlerimi doldurup taşırıp boşaltmıştım. liseden beri PİNPON oynamamıştım. kendi hâllerine bırakılınca pazarlığa ve blöfe meyleden chatbotlar tasarlamışlardı. kaos uç verince ödler patlamıştı. irkilmiştim. rastlaşmalara hazır değildim. ringe çıkmaya mecalim yoktu. evde duvarları yumruklamak yetiyordu. bazen elastik sargı bezi %10 povidon iyot ve 50 miligram diklofenak potasyum bazen de steril emici spanç kompres esnek tıbbi flaster ve 500 miligram parasetamol. zerre pişman değildim. tosta çaya mendil satanlara verecek mangır kalmamıştı. traşım gelmiş dokuz aydır kahvede oturmamıştım. saçlarım ince telli sakallarım kapkalındı. eski bir tanıdığa tesadüf etmek açığa çıkarmıştı perişanlığımı ya umursamıyordum. geçiciydi tüm çözümler. hiçbir ZEHİR öldürmüyordu. hiçbir ölüm beklenmiyordu. başımız sağ olsundu. tam yolun mıcırında hayatın hay huyunda şair birçok şeyi yarım yamalak yapabildim demek istiyormuş eleştirmenin baktığı yerden. yorum amacını aşıyor eleştirmen esniyor.

gök ekseni sonsuzca uzatılmıştı. uzaklar mesafeler güzergâhlar biçmiştim yok-kimselere. söküklerini onarmış kredilerini yapılandırmıştım. liseden BERİ âşık olmamıştım. makasları en alt çekmeceye jiletleri en üst rafa kaldırmıştım. ŞAİR geçmişte gittiği biçki nakış kursunu hatırlıyormuş. intihara eğilimliymiş. şair gitmek istememişti meğerki kurs açılsın. ölü değildi meğerki yaşıyor olsun. paradoks SÜRGÜN veriyor. eleştirmen üfürüyor.

sonra mı. sonra karşılaştık anlaştık gizlerimizi yokladık sevgilim. kahveyi sohbeti çayı sidik yarışını bellekte en dibe yolladım. CENAZE öncesi kahvaltı ısmarlamak niyetindeydin. masaya oturur oturmaz kare kodu okutup saymaya başladın. petit dejeuner önemliydi de gerek var mıydı o kadarına. fransız ve türk peynirleri. 2 çeşit reçel. söğüş tabağı. zeytin çeşitleri. ne. dedim. elektromanyetik tayfta gözle görülebilen menekşeyle yeşil arasında uzanan bir renkti MAİ. boynumu kaşındıran yakası yünlü yeşil montumu su geçirmeyen arazi ayakkabılarımı ihtiyacı olan birilerine vermiştim. yalanım yoktu pişmandım müsrifliğimden. ne yalan söyleyeyim hepsinin yalanı çoktu. sınıfta kalmıştım yalanalitikten. en çok terziliğe inanmıştım. en çok rezilliğe. delice ARZU üretmeye. kendime gıpgıcır yalanlar söylemeye. bak ne kadar da haklıymışım eleştirmen de öyle diyor. başıyla onaylıyor.

başka. merak etmiyor değildim. dana jambon. füme antrikot. tereyağı. datça çam balı. kahvaltı sosları. fakat ışığın DALGA boyundan daha küçük taneciklerce saçılımı çok etkilemişti beni. yoğurup yoruyordum bedenimi. muslukların contasını değiştirmiş ketenini yenilemiştim. peteklerin havasını almak bendeydi. çöpü çıkarmak bende. TEK harekette açıveriyordum kopçaları. elinden her İŞ geliyormuş şairin eleştirmene göre. maaşallahmış nazar değmesinmiş. ama çok erilmiş dili. eleştirmen kınıyor.

dahası da vardı. fındıklı çikolata kreması. dulce de leche ve kaymak. gözlerin SU gibiydi mainin manasına uygunca. uzaktan daha mai görünüyorlardı. kırmızı civarındaki dalga boylarını soğurup duruyorlardı. gök kutbu cereyana sebep oluyordu. biri camını kapatsındı dünyanın. tersten tıraş etmiştim yüzümü. yenilgilerimi tersten saymış savaş baltamı sığ gömmüştüm. düğmeler. düğmeler dikmiştim. yüksüksüz. tersten tıraş çok yıpratıcıydı. çok YANLIŞ çok ÇOKtu. ve yine barışsever şairin biçki nakış hatıraları su yüzüne çıkıyormuş. eleştirmen erketede gözlemde röntgende. vücut dili kendinden emin olduğuna işaret.

ay çöreği gibi bunlar galiba. böyle sormuştum. sayıyordun durmadan mönüyü sevgilim. 2 adet haşlanmış organik yumurta. 2 adet kruvasan ve ekşi maya ekmek sepeti. alice-mai ürpertiyordu incelmiş derimi. HORTLAKLAR geliyordu gözümün önüne. karanlık sık ormanlar. dağ başları. hatta ve mutlaka YOK-YERler. tekst alev almış gibiydi. titreşip soğuyordu. ne gelinirdi o yoldan ne virajı alınırdı sapağın. yoldan dönmüş kapıda kalmıştım. şairin şoförlük kabiliyetleri yetersizmiş. anahtarını işyerinde bırakmış. çok güçlü metaforlarmış bunlar. eleştirmen heyecan duyuyor. şahdamarı gümbürdüyor. belli ki yamuluyor.

en son 4 bardak çay vardı listede. gök-mai ve derin-deniz-mai en sevdiklerimdi şubatlarda martlarda. göktırmalayanlar çoğalıyordu. cüzdanları şişip kabarıyordu İNŞAAT şirketlerinin. kefen paramdı yüzümün aşağısında gülümsememin kıvrımı. burada ölmeden önce insan biriktirdiğini İMA ediyormuş şair. eleştirmene bakılırsa çok iyi biliyormuş ne yaptığını. aferinmiş şaire.

ekstradan iki de sade filtre kahve istedik. deniz-mai tembelliği çağırıyordu. biz de peşinden. petit dejeuner 212. filtre kahveler 50. toplam 262. üstelik yarısından fazlası hâlâ masadaydı kahvaltının. lüks düşkünlüğün ikiye ayırmıştı denizi sevgilim. antikapitalist kapitalistlerdik eninde sonunda. kendimizde beğenmediklerimiz başkasında baş gösterince öfkemiz ateşleniyordu. FREUD yine haklı çıkmıştı. chatbotları yalnız bırakmayagör hemen kendi dillerini uyduruyorlardı. çelik maiyse ayrılığı anımsatıyordu. bir hatıradan yükselip tepe üstü çakılmıştı. ölüm yaşayıp durmuştu aramızda. şair ölüm korkusunu dile getiriyormuş. eleştirmen çok EMİN savından. bittabiymiş. kesinlikleymiş.

kahvaltıdan sonra her şey tükeniyor zehirleniyor yenik düşüyor gibi geldi. hoşça kal’dı güle güle’ydi. elveda farewell ADIEU’ydü. gökkuzgunların göçü başlamıştı. ayrılınıyordu. acil serviste iki kalp krizi gibiydik. her şey kobalt maiydi. üst iki odacık kalbime dönen kanı toplamıştı. soru işaretleri beliriyor zihninde eleştirmenin. maiye dikkat kesiliyor. her ŞEYİ yanlış yorumladığına hükmediyor öksürük nöbetine tutularak.

o yarım kalan filmlere o kasık kılları kızıl kadınlara başlara topuklara zeytinlere kalabalıklara dönülecek. kötü ezberler baş tacı edilecek. şişeler odalar hanlar tüfekler üzüm sepetleri dullar er bezleri doldurulup taşırılıp boşaltılacak. RASTLAŞILACAK. ringe çıkılacak. pişman olunacak. alem sorgulanacak. yuvada gibi hissedilmeyecek. demirbaştan düşülecek. ölünecek kurtlar tarafından yenilecek. dirilinecek. varolunacak. tahakküm ilişkileri kurulacak. satın almalar mahşerinde boğulunacak. SİNİK pasif protestolara katılınacak. imzalar destekler omuzlar verilecek. teoriyle yapıt arasında kopukluklar oluşacak. yorum nesnesi hâline gelinecek. ayak paça çorbasına kumruya makarnaya yüklenilecek. kurulan her cümle illaki bir sırrı açık edecek. küfredilecek bas bas bağırılacak kahkahalarla gülünecek. chatbotlarla sohbet kesilecek. analjezik bağımlısı olunacak. eleştirmen basıp gidiyor.

pazartesiden cumartesiye yedide. pazarsa beşte kapanıyor pastane-fırın. pazartesileri akşam yedide günün sıkıcılığı biraz olsun AZALIYOR. çünkü pazartesileri hep gevşek dinliyorum tembihleri. hep ama HEP. bazen kendi kendime chatbotish konuşuyorum. eleştirmen. eleştirmen morto.